LUCE IRIGARAY,BEN SEN BİZ, FARKLILIK KÜLTÜRÜNE DOĞRU

Irigaray,günümüzde kadının ikincil konumda bulunuşunun sebebini incelerken dilin düşüncede ve yaşayıştaki önemine dikkat çeker ve öncelikle ataerkil tarih yazımını ele alır. Yunan mitolojisinin anaerkil hikayelerin tarih yazımı esnasında üzerinde durulmaması (veya özellikle göz ardı edilmesi) ve erkeği iktidar odağı göstermek amacıyla, her şeyden önce tarih yazımında  yanlılık olduğundan bahseder. Ataerkilliği simgeleyen, erkeğin baba-ata, kahraman, önder olduğu vb. hikayeler yazıma geçirilirken, eril tahakkümü sağlamak amacı ile özellikle tercih edilmiştir.  Esasında ilk toplumların ve devletin benimsediği örgütlenmeler arasında anaerkil sistemler de varken( ve hatta önce onlar varken), düşüncenin dile ve hayatın tarihe aktarımında bunların arka planda bırakılmasının kasıtlı olduğuna ve kadını öncelikle tarih ve hatta kültür sahnesinden sildiğine dikkat çeker. Bu sebeple diğer cins ile farklı ancak eşit olması gereken  kadının öncelikle dilde ve tarih sahnesinde bulunması gerektiğine dikkat çeker.
Bunun dışında özellikle Fransızcada ve benzer diğer dillerde kullanılan isimlendirmelerin, gücü , aklı veya birden fazla kişiyi simgeledikleri durumlarda erkeği niteleyen artikellerin kullanıldığını örneklerle anlatmıştır. Böylece zihinlerimizde nesneler, topluluklar, güç ve akıl kelimelere aktarılışında eril biçimde nitelendirildiklerinden tahakkümün meşru zemini hali hazırda elimizde bulunmaktadır. Bir yanın güçlendirilmesi demek diğer yanda bir zayıf,eksik veya kötü olanın varlığına işaret eder. Bazı konularda hiç var etmeyerek kadını yeri geldiğinde cinsiyetsizleştirir. Böylece kadınlık da erkeklik de kendi içlerinde başka simgeler haline gelmeye başlar. Örnekler ayrıntılı biçimde incelendiğinde, nesnelerde dahi büyük , karmaşık olanları eril, basit alet edevatlar ise dişil biçimde imlenmiştir.

Irigaray kitabında yaptığı röportajla plesentanın nasıl algılandığını veya kadın bedenindeki ifadesinin altını çizmiştir. Buna göre bebeğin etrafında beslenmesini, boşaltımını sağlayan ve onun yaşam kaynağı/organı olan  plesenta aracılığı ile yalnızca anne ve “öteki” arasındaki bağın kurulup babanın bir üçüncü ya da bütünü bozucu bir yabancılaşmayı simgelemenin dışında bir ifadesi olduğu anlatılmıştır. Buna göre, annenin ötekini kabul etmesi ve öteki ile arasında, kendini de koruyucu bir sistemin bulunuşunun da ifadesidir. Öncelikle ortaya bir bütün çıkması için iki tane farklılık bulunmalı ve bunların birbirini kabul etmesi ile bir’de buluşması mümkündür. Örneğin, kadının bedeninde büyüyen bebeğin fiziksel olarak anneye de zarar verebileceği durumlar söz konusudur. Bu nedenle kadın bedeni, öteki olan bebeği beslemeyi ve onu bünyesinde  kabullenmeyi biyolojik olarak da gerçekleştirmektedir. Ancak erkeklerin dünyasında, kendilerinin yeşermesini sağlayan bu verimli toprak bir aşağılama ve bir küfür nesnesi haline gelmektedir. Anneliğin manevi veya dinsel anlamda kutsanmasının dışında kadının bir nevi onun için de öteki olan bebeği kabul etmesinin de  simgesi olması gerektiği ifade ediliyor.
İrigaray kitabında eril tahakkümü yıkmak veya bu konuda bilinçlenmek adına anne kız ilişkilerinde de yapılabilecek önerilerde bulunuyor. Bunlardan anne ve kızın kendi arasında kadın-kadına yapılan , ben-kadın, sen-kadın biçiminde altı çizilen ifadelerle iletişim kurulmasını öneriyor. Böylelikle her iki kadında da özne bilinci durmadan yenilenecektir. Anne ve kız arasında örneğin verilen hediyelerin, bölünüp-paylaşılan ve birlikte tüketilebilen şeyler olmasının, aralarındaki bağı kuvvetlendirmede faydalı olacağına inanıyor. Bunun gibi anne ile kız arasında kızın erkekle farklarıyla birlikte eşitliğini benimsemesini ve bu tahakkümü ortadan kaldırmak için önce kendisinin bunu benimsemesine yönelik çeşitli önerilerde bulunuyor.
Özetle Irigaray bu kitabında ,hem anne kız ilişkisinde yapılacak şeylerle hem de dilde ve tarih yazımında yapılması gereken değişikliklerle kadının eşit olan konumunun göz önüne geleceğini ve böylece kadının ikincil durumda olan konumundan kurtulacağını ifade etmiştir.

Yorumlar

Popüler Yayınlar